10 Mayıs 2014 Cumartesi

John Green - Aynı Yıldızın Altında (The Fault In Our Star)

Kitap Adı: Aynı Yıldızın Altında
Yazarı: John Green
Türü: Dram, Gençlik, Romantik
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: Sonsuz (0-317 arasındaki sonsuzluk)
Puanım: 9.3

Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın ve Alınan Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü
On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Grace’in birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır.
Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubu’nda boy gösterince Hazel’ın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır…
Time dergisi, 2012′nin En İyi Romanı
Goodreads, 2012′nin En İyi Genç Yetişkin Kitap Ödülü
New York Times’ın En Çok Satanlar Listesinde 1
Wall Street Journal’ın En Çok Satanlar Listesinde 1
Amazon’un En Çok Satanlar Listesinde 1
Indiebound’un En Çok Satanlar Listesinde 1

“Hayata, ölüme ve araya sıkışanlara dair bir roman olan Aynı Yıldızın Altında, John Green’in en iyi kitabı. Kahkaha atıyor, ağlıyor, hızınızı alamayıp tekrar okuyorsunuz.”
-Markus Zusak, Printz ödüllü bestseller yazarı-

“Aynı Yıldızın Altında evrensel konuları ele alıyor: Sevilecek miyim? Hatırlanacak mıyım? Bu dünyada bir iz bırakabilecek miyim?”
-Jodi Picoult, New York Times bestseller yazarı-

“Dâhiyane… Çok etkileyici… Güçlü ve saf duygularla korkusuzca yüzleşebiliyor.”
-Time-

“Green, okurların aklından uzun süre çıkmayacak, göz kamaştıran iki gencin öyküsünü iyi bir gözlem yeteneği ve empatiyle anlatarak, rafta duracak bir kitaptan ötesini yazmayı başarmış.”
-People-

“Bu romanı çekici kılan şey dakikada bir heyecanlı bir patlama yaşanması değil, ‘sayılı günler içinde sonsuzca’ yaşamaya çalışan karakterlerin gerçekliği.”
-The Washington Post-

“Buruk bir komedi, akılları baştan alacak bir romantizm ve insana hayat ile ölüme dair sorulan büyük soruları keyifle ve uzun uzun düşündüren bir kitap.”
-Horn Book-

“Aynı Yıldızın Altında bir aşk hikâyesi. Son dönem edebiyatın en içten ve dokunaklı romanlarından biri ama aynı zamanda korkunç bir zekâ, cesaret ve hüznün varoluşsal trajedisini de anlatıyor.”
-Lev Grossman, Time-


 Öncelikle John Green'e şöyle bir bakmak lazım. Youtube'da erkek kardeşi ile "vlogbrothers" isimli bir video serisi var ve buradan anlaşılan kadarıyla Green kardeşler fazla zekanın enerji şeklinde açığa çıktığı tiplerden. İzlemeyenler mutlaka izlesinler.
 Kitaba dönersek. Okumayan kendine ayıp etmiştir diyorum. Çok dolu, çok doygun bir kitap. Kendinizi karakterlerin yerine koymaktan alıkoyamayacaksınız. Klasik kurgu dramlardan çok bambaşka. John Green çok zeki bir adam ve çok samimi bir üslup kullanmış. Adam cidden zeki ki kitabının başında kendi kurgusu bir yazardan alıntı yapmış. Evet evet Peter Van Houten gerçek değil. John Green'in kurgusu. Okumadıysanız en yakın kitapçıya gidip firuze rengi ciltli kitabı alıp okumaya başlayın derim...




Uyarmadı demeyin buradan sonrası spoiler içerir!

 Hazel Grace bir çeşit tiroid kanseri madurudur. Kanserin ilerlemesi için bir ilaç kullanıyor ama bu ilaç da akciğerlerine zarar veriyor. Bu sebeple sürekli oksijen tüpüyle geziyor, hareketleri kısıtlı falan. Neyse Hazel kilisede "İsa'nın tam anlamıyla kalbi"nde yapılan kanser destek toplantılarına gidiyor ve bu toplantılardan hiç hoşlanmıyor. Çünkü insanlar sürekli pozitif olmasını söylüyor ve zaman zaman içlerinden biri mücadelesini kaybettiği için biraz karamsar bir yer. Yine bir gün toplantılardan birinde Augustus isimli yakışıklı bir çocukla tanıştı. Augustus osteosarkromda remisyon dönemindeydi ve tek bacağını kaybetmişti.
 Hazel ile Augustus çok iyi arkadaş oldular. Birbirlerini anlıyorlardı ve gerçekten çok sevimli bir çifttiler. Hatta Hazel'ın çok sevdiği ama sonu açık uçlu bitmiş bir kitabın sonunu öğrenmek için Amsterdam'a gitmeye karar verdiler.
 Kitap gerçekten harikaydı. Van Houten tam bir hayal kırıklığıydı. Isaac çok sevimliydi. yapacak yorum bulamıyorum ki.

Alıntılar:
"Öyle bir zaman gelecek ki, hepimiz ölmüş olacağız. Hepimiz. İnsanların var olduğunu veya türümüzün herhangi bir şey yaptığını hatırlayabilecek tek bir insan evladının bile kalmadığı bir zaman gelecek. Siz beni bırakın, Aristoteles veya Kleopatra!yı bile hatırlayan kimse kalmayacak. Yaptığımız, inşa ettiğimiz, yazdığımız, düşündüğümüz ve keşfettiğimiz her şey unutulacak ve tüm bunlar boşa olacak. Belki o zaman yakınlardadır, belki milyonlarca yıl uzakta ama güneşin çökmesinden sağ kurtulsak bile sonsuza kadar yaşamayacağız. Organizmalar bilinç kazanmadan önce de vakit vardı, sonra da olacak. Eğer unutulmanın kaçınılmazlığı seni endişelendiriyorsa bunu görmezden gelmeye çalışmanı öneririm. İnan bana diğer herkes böyle yapıyor."
Hazel


"Yakmadığın sürece seni öldürmezler, ve ben bir tane bile yakmadım. Bu bir metafor, tamam mı? Öldürücü şeyi dudaklarının arasına kadar sokuyorsun ama ona öldürücü olabilecek gücü vermiyorsun."
Augustus


"Seni seviyorum ve doğru şeyleri söylemek gibi basit zevklerden kendimi mahrum etmeye pek meyilli değilim. Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve günesin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum."
Augustus


Julia: Tek umudum büyüdüklerinde senin kadar düşünceli ve zeki gençler olmaları.
Hazel: Aslında o kadar zeki değil.
Augustus: Haklı. Tipi güzel insanların çoğu aptal olduğu için beklentileri aşıyorum o kadar.
Hazel: Evet olay seksiliğinden kaynaklanıyor.
Augustus: İnsanı kör edebiliyorum.
Hazel: Hatta askadaşımız Isaac'i gerçekten kör etti.
Augustus: Korkunç bir trajediydi. Ama ölümcül bir güzelliğe sahipsem ben ne yapabilirim?
Hazel: Hiçbir şey.
Augustus: Bu güzel surat bana külfet.
Hazel: Vücudundan bahsetmeye gerek bile yok.
Augustus: Seksi vücudumdan bahsetmesem daha iyi. Beni çıplak görmek istemezsin, Dave. Beni çıplak görmek Hazel Grace'in nefesini kesmişti.

"Ama şunu söylemeliyim: Geleceğin bilim insanları kapıma gelip icat ettikleri robot gözleri denememi istediklerinde onlara defolup gitmelerini söyleyeceğim çünkü, onsuz bir dünya görmek istemiyorum. Ardından, retorik olarak söylemek istediğim şeye dikkat çektikten sonra robot gözleri takacağım çünkü, yani robot gözlerle muhtemelen kızların tişörtlerinin filan içini görmek mümkün olur herhalde."
Isaac
Bu da kitabın en sevdiğim sayfası :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder