2 Mart 2014 Pazar

Logan Belle - Kütüphaneci (The Librarian)

Kitap Adı: Kütüphaneci
Yazarı: Logan Belle
Orijinal Adı: The Librarian
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 325
Puanım: 5.7

Kölelik ve hakimiyet, sadizm ve mazoşizm.

Hazzın hizmetinde. BDSM.
Pin-up kraliçesi Bettie Page'in yüzyıla ilham veren erotik cazibesinden ilham alan bu romanda Logan Belle, utangaç bir kütüphaneciden cinselliğini keşfe çıkan cüretkar ve tutkulu bir kadın karakter yaratıyor. Regina.

Güzeller güzeli ve kitap düşkünü Regina Finch, çok çabalamış ve hayallerindeki işe girmişti. O artık New York Halk Kütüphanesinde bir kütüphaneciydi. Ancak çok geçmeden kitap raflarının arasında tanışacağı genç ve hovarda milyarder ona; kirli cinsel maceralarla dönen, tanımadığı bir dünyanın kapılarını açacaktı. Regina'nın cinsel hünerlerini keşfedip sevdiği adamı baştan çıkarabilmesinin tek yolu, dünyanın en popüler fetiş modeli Bettie Page'le tanışmaktı… Page, Regina'nın rol modeli olacaktı.

"İlk defa erotik bir romana beş yıldız veriyoruz."
Manhattan Reader


 Regina çok sevdiğim bir karakter oldu. Sevimli, kendine özgü, neşeli bir kız. Sebastian ise aptal herifin teki. Ama iyi genel anlamda iyi niyetli. Karakterleri sevdim. Hikayeyi sevdim. Peki diyeceksiniz ki be kızım bu puan niye düşük. Şöyle ki efendim. Kitapta çok yazım hatası vardı. Paragraflar doğru ayrılmamış. Akıcılığı oldukça kötü etkiliyor. Artemis'ten daha özenli bir iş beklerdim. Beş yıldızlı bir romanı değil de sanki ucuz bir pembe roman çevirir gibi çevirmişler hikayeye puanım 6.8 ama Artemis puanı düşürdü. Neyse anlatıma dönelim.
 Belle oldukça iyi bir iş çıkarmış. Regina saf, masum ama kendi ayakları üzerinde durabilecek bir genç hanım. Sebastian ise iyi niyetli fakat öğrenmesi gereken şeyler olan bir adam. Hikayenin akışı Elli Ton serisine benzese de karakterler tamamen farklı. Elli Ton üçlemesini okuduysanız bu kitabı okumaktan çekinmeyin.
 Ben bu kitabı biraz konsantre bir kitap olarak görüyorum. Kısa bir kitap, haliyle olaylar biraz hızlı ilerliyor. yoğun bir anlatımı var ama okurken yorulmuyorsunuz. Kesinlikle tavsiye ediyorum.


Dikkat buradan sonrası spoiler içerebilir!
 Regina'nın annesine inanılmaz derecede kızdım. Hangi ebeveyn çocuğunu aciz bırakmaktan haz alır ki. Yarın bir gün ölüp gidecek kocası gibi o zaman Regina yalnız mı kalsın yani.
 Regina'nın "O adamı istiyorum ama ona karşı koyacağım." moduna hayran kalmadım desem yalan olur. Kız iyi şimdi. Saf ama güçlü. Her şeyi kararında olması gerektiği gibi. Bazı kitaplarda karakterler biraz tutarsız oluyor bu öyle değil. Regina ilk günden ona aşığım, o mükemmel triplerine girmiyor. "Ne derse yapacağım çünkü o Sebastian Barnes." değil de "Yapalım bir bakalım çünkü bütün eğlenceyi kaçırmak istemiyorum." tarzı düşünceye sahip. Bu da Regina'ya duyduğum saygıyı derinleştiriyor.
 Sebastian klasik "Dünya zenginiyim, dünya yakışıklısıyım ama yığınla sorunum var." erkek modeli. Sevmedim mi? Çok sevdim o ayrı. O kadar tecrübeli olmasına rağmen kızla ne yapacağını bilmemesi. Kıza gerektiği zaman biblo gibi davranması karakterimizi sevimli yapıyor. Ama çok da kızdım kendisine. Sorunlarını konuşmaktan kaçmak için başka yollarla güven sağlamayı denemeye çalışıyor. Bir de teklifsizliği çok fena. Kıza sormadan kızı itaatkarı yaptı. Hayır tabi ki Elli Ton gibi kontrat falan beklemiyorum ama insan bir sorar.
 Sloan nasıl bir kaşar öyle. Adamı takip etmiş, kariyerine öyle yön vermiş falan... Bir de Regina'ya kötü davranıyor. Lan gerizekalı karı, başkasıyla evleniyorsun neden adamın peşinden koşuyorsun. Hadi adamın peşinden koşuyorsun neden başkasıyla nişanlandın. Bu kadını hiç anlamadım, anlamayacağım ve nefret edeceğim.


Alıntılar

Regina: Yani ne yapmamı öneriyorsunuz?
Carly: Eğlenmene bak. Bunu nasıl yapacağını biliyorsun, değil mi Regina?


"Bir noktada birileriyle çıkmam gerekecek, anne. Sen de babamla tanıştığında benim yaşımda değil miydin?"
"Ve bak sonunda neler oldu."
"İkiniz gayet mutlu görünüyordunuz."
"O beni bırakıp gidene dek."
"Anne, babam seni bırakmadı. Öldü."
"Sonuç aynı Regina."


"Ben bunun sonu nereye varacak diye soruyorum. Sloan giderek daha çok üzerime geliyor. Tamam, seninle fiziksel olayımıza devam edelim. Sonra ne olacak? Sen yeni birini bulacaksın ve ben... acı çekeceğim."


"Pekala, beni galanın sonuna kadar burada oturtabilirsin. Ama eve gittiğimizde, bir hafta oturamamanı garantileyeceğimden emin olabilirsin."
"Vaatler, vaatler."

İşte Bettie Page :) Yalnızca çizim ama konuyu anlatan resimleri oldukça müstechen. Bu sebeple çizim daha iyi olur diye düşündüm.

Bunlar da burlesk dansçıları. Regina'nın saflığına hayran kaldığım yerlerden biri de Katrina Darling gösterisi izlemeye gittikleri yerdi. "Aman Tanrım dünya nelere kalmış. Kate Middleton'un kuzeni burlesk dansçısı." diye söyleniyordu. Sanırım hiç Sylvia Day kitabı okumamış Regina'cık. Cambridge düşesinin akrabası olmanın rahibe gibi yaşamak gerektirdiğini düşünüyor. Ah Regina ah 19. yüzyılda uslu durmamışlar ki şimdi dursunlar :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder