2 Mart 2014 Pazar

Colleen Hoover - Umutsuz (Hopeless)


Kitap Adı: Umutsuz
Yazarı: Colleen Hoover
Orijinal Adı: Hopeless
Tür: Dram, Romantik, Yeni Yetişkin
Yayınevi: Epsilon
Sayfa Sayısı: 429
Puanım: 8.4

Lise son sınıf öğrencisi olan Sky çapkınlığı kendi şanıyla yarışan Dean Holder'la tanışır. İlk karşılaştıkları andan itibaren Holder onu hem korkutur hem de cezbeder. Ona dair bir şeyler, Sky'ın derinlere gömmek için çok uğraştığı sıkıntılı geçmişine ait anılarını ateşler. Sky ondan uzak durmaya kararlı olsa da Holder'ın kararlı tutumu ve esrarengiz gülümsemesi savunmasını yerle bir edip aralarındaki bağın güçlenmesini sağlar. Ama gizemli Holder'ın sakladığı sırlar vardır, bu sırlar ortaya çıkar çıkmaz Sky sonsuza kadar değişir ve güven duygusu gerçekler karşısında yenilgiye uğrar.

Sky ve Holder ancak çıplak gerçeklerle cesurca yüzleşerek yaralarını iyileştirebilecek ve sınır tanımadan yaşayıp birbirlerini sevebileceklerdir. 

Umutsuz nefesinizi kesecek, merakınızı uyandıracak size ilk aşkınızı hatırlatacak bir roman.
(Tanıtım Bülteninden)



 Kitabın ilk sayfalarını sürekli kıkırdayarak okudum. Sonra devamında sular seller gibi yaşlar aktı. Tanıtım bülteninde esas oğlana çapkın, kötü çocuk, kız avcısı imajı verilmiş. Kızın da geçmişinde gömmek istedikleri falan var diyince "Sweet Disaster" gibi bir kurgu bekliyordum açıkçası. Kız geçmişte kötü biriymiş, işte çocuk da onu eskisi gibi olmaya itiyormuş gibi bir izlenim oluştu. Hayır arkadaşlar öyle değil. Tamamen bambaşka bir kurgu. Holder iyi bir çocuk. Sky iyi bir kız. Haksızlığa uğramış zayıf düşmüşler. Kader onları bir araya getiriyor. Yoksa karma mı demeliydim :)
 Çok güzel bir kitaptı. Ama kesinlikle 18 yaşından gençseniz okumayın arkadaşlar. Çok yoğun bir dram. Çok travmatik bir kitap. Kitabın anlatımında psikolojik gerilim durumu yok. Ama olaylar çok ağır bu sebeple ben üstüme gökdelen düşmüş gibi oldum. Tekrarlıyorum. Panik atak, majör depresyon gibi sıkıntılarınız varsa, kalp rahatsızlığı yaşıyorsanız, pms dönemindeyseniz bu kitabı okumayın. Onun dışında birkaç çikolata yedikten sonra okuyabilirsiniz. Bir de prozac içmeniz gerekebilir. Çok güzel çok etkileyici bir kitap...


Buradan sonrası spoiler içerir!

 Sky ve Six'in arkadaşlığı beni benden aldı. İlk sayfalarda bol bol gülmemin sebebi buydu. Genelde kitaplarda açıp açıp okuduğum yerler olur. Bu sahneler genelde romantik yerler olur fakat bu kitapta açıp tekrar okuduğum yer Six'le Sky sahneleri olacak.
 Holder öyle sanıldığı gibi bir 'badboy' değil. İçli, yoğun bir karakter. Kitabın ilk başından belliydi Sky ile birbirlerini tanıdıkları. Gerçi Sky'ın geçmişte ne yaşadığı, Karen'ın kim olduğu falan da tahmine çok açıktı. İlk tanıştıklarında kardeş çıkacaklar diye korktum. Romantik kitap okuyoruz diye aldık elimize sonuçta. Holder'ın evlat edinilmediğini öğrenince rahatladım kardeş olmadıkları kesinleşti. Fazla olayları anlatamayacağım zaten bana çok ağır geldi. Böyle psikolojik dalgalanmalar bana fazla geliyor. Birinden nefret edersin ya da seversin bana göre pek ötesi yok. Gerçi işin içine çocuklar girince de çok duygusallaşıyor olabilirim. Çocuk günahsız, temiz bir yaratıkken onları kirletmek bana çok fazla geliyor. Hopa'a çok ağladım. Annesini kaybetmiş zavallı küçük kıza çok ağladım. Kapı açılacak diye ödü kopan zavallı çocuğa ağladım. Normal olarak sevmesi, güvenmesi gereken ilk insandan hayal edilebilecek en kötü şeyi gören çocuğa ağladım. Şiddet bir yerde affedilebilir. Nefret edersin, affedersin. Kötüydü dersin. Ama bir insanın dengesizlikleriyle uğraşmak gerçekten çok zor. Sevemiyorsun. Nefret edemiyorsun. Kayıtsız kalamıyorsun. Kaldı ki Hope bunları e en yoğun şekilde ve minnacık olduğu dönemde yaşamış.
 Minik Dean'a da ağladım. Arkadaşının gidişini izleyen zavallı çocuğa. Günlerce sorgulanıp aklı karışan minnacık çocuğa... Sonra kızkardeşini kaybeden genç adama... Onun ölümünden, Hope'un yokluğundan kendini sorumlu tutan zavallı genç adama...
 Çok ağır bir kitaptı. Daha yeni okuduğum için biraz abartılı olabilir biliyorum ama çok yoğun geldi bana, derinden etkiledi beni...
Alıntılar:


"Umarım zeka ağırlıkla ölçülüyordur ve aldığım mantıklı kararlar birkaç aptalca karara karşı ağır basar."


"Bir ay sonra on sekiz yaşına gireceksin. Seni bir kez olsun cezalandırmak için zamanım daralıyor. Bir an önce işleri yüzüne gözüne bulaştırmaya başlasan iyi edersin, evlat."


"Babil'in fahişesi değil mi? Otur, yapmamız gereken bir ittifak var."


"Türü ne? Lütfen bilimkurgu olduğunu söyleme."
"Kitap güzel olduğu sürece türünün önemi var mı?"


"Sky, dört senedir bunun hiç olmayacağını düşünerek senin için endişelenip durdum. Eşcinsel olsaydın umrumda olmazdı. Cılız, kısa boylu, inek çocuklardan hoşlansaydın umrumda olmazdı. Buruşuk penisli, kırış kırış yaşlı adamlardan hoşlansaydın da umrumda olmazdı. Ama şehveti hiç tecrübe etmemene dayanamazdım. Ölümcül günahlardan en müthişi şehvettir."
"Aynı fikirde değilim. Şehvet berbat bir şey. Bence bunca sene abartıp durdun. Oyum oburluktan yana."



Logan Belle - Kütüphaneci (The Librarian)

Kitap Adı: Kütüphaneci
Yazarı: Logan Belle
Orijinal Adı: The Librarian
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 325
Puanım: 5.7

Kölelik ve hakimiyet, sadizm ve mazoşizm.

Hazzın hizmetinde. BDSM.
Pin-up kraliçesi Bettie Page'in yüzyıla ilham veren erotik cazibesinden ilham alan bu romanda Logan Belle, utangaç bir kütüphaneciden cinselliğini keşfe çıkan cüretkar ve tutkulu bir kadın karakter yaratıyor. Regina.

Güzeller güzeli ve kitap düşkünü Regina Finch, çok çabalamış ve hayallerindeki işe girmişti. O artık New York Halk Kütüphanesinde bir kütüphaneciydi. Ancak çok geçmeden kitap raflarının arasında tanışacağı genç ve hovarda milyarder ona; kirli cinsel maceralarla dönen, tanımadığı bir dünyanın kapılarını açacaktı. Regina'nın cinsel hünerlerini keşfedip sevdiği adamı baştan çıkarabilmesinin tek yolu, dünyanın en popüler fetiş modeli Bettie Page'le tanışmaktı… Page, Regina'nın rol modeli olacaktı.

"İlk defa erotik bir romana beş yıldız veriyoruz."
Manhattan Reader


 Regina çok sevdiğim bir karakter oldu. Sevimli, kendine özgü, neşeli bir kız. Sebastian ise aptal herifin teki. Ama iyi genel anlamda iyi niyetli. Karakterleri sevdim. Hikayeyi sevdim. Peki diyeceksiniz ki be kızım bu puan niye düşük. Şöyle ki efendim. Kitapta çok yazım hatası vardı. Paragraflar doğru ayrılmamış. Akıcılığı oldukça kötü etkiliyor. Artemis'ten daha özenli bir iş beklerdim. Beş yıldızlı bir romanı değil de sanki ucuz bir pembe roman çevirir gibi çevirmişler hikayeye puanım 6.8 ama Artemis puanı düşürdü. Neyse anlatıma dönelim.
 Belle oldukça iyi bir iş çıkarmış. Regina saf, masum ama kendi ayakları üzerinde durabilecek bir genç hanım. Sebastian ise iyi niyetli fakat öğrenmesi gereken şeyler olan bir adam. Hikayenin akışı Elli Ton serisine benzese de karakterler tamamen farklı. Elli Ton üçlemesini okuduysanız bu kitabı okumaktan çekinmeyin.
 Ben bu kitabı biraz konsantre bir kitap olarak görüyorum. Kısa bir kitap, haliyle olaylar biraz hızlı ilerliyor. yoğun bir anlatımı var ama okurken yorulmuyorsunuz. Kesinlikle tavsiye ediyorum.


Dikkat buradan sonrası spoiler içerebilir!
 Regina'nın annesine inanılmaz derecede kızdım. Hangi ebeveyn çocuğunu aciz bırakmaktan haz alır ki. Yarın bir gün ölüp gidecek kocası gibi o zaman Regina yalnız mı kalsın yani.
 Regina'nın "O adamı istiyorum ama ona karşı koyacağım." moduna hayran kalmadım desem yalan olur. Kız iyi şimdi. Saf ama güçlü. Her şeyi kararında olması gerektiği gibi. Bazı kitaplarda karakterler biraz tutarsız oluyor bu öyle değil. Regina ilk günden ona aşığım, o mükemmel triplerine girmiyor. "Ne derse yapacağım çünkü o Sebastian Barnes." değil de "Yapalım bir bakalım çünkü bütün eğlenceyi kaçırmak istemiyorum." tarzı düşünceye sahip. Bu da Regina'ya duyduğum saygıyı derinleştiriyor.
 Sebastian klasik "Dünya zenginiyim, dünya yakışıklısıyım ama yığınla sorunum var." erkek modeli. Sevmedim mi? Çok sevdim o ayrı. O kadar tecrübeli olmasına rağmen kızla ne yapacağını bilmemesi. Kıza gerektiği zaman biblo gibi davranması karakterimizi sevimli yapıyor. Ama çok da kızdım kendisine. Sorunlarını konuşmaktan kaçmak için başka yollarla güven sağlamayı denemeye çalışıyor. Bir de teklifsizliği çok fena. Kıza sormadan kızı itaatkarı yaptı. Hayır tabi ki Elli Ton gibi kontrat falan beklemiyorum ama insan bir sorar.
 Sloan nasıl bir kaşar öyle. Adamı takip etmiş, kariyerine öyle yön vermiş falan... Bir de Regina'ya kötü davranıyor. Lan gerizekalı karı, başkasıyla evleniyorsun neden adamın peşinden koşuyorsun. Hadi adamın peşinden koşuyorsun neden başkasıyla nişanlandın. Bu kadını hiç anlamadım, anlamayacağım ve nefret edeceğim.


Alıntılar

Regina: Yani ne yapmamı öneriyorsunuz?
Carly: Eğlenmene bak. Bunu nasıl yapacağını biliyorsun, değil mi Regina?


"Bir noktada birileriyle çıkmam gerekecek, anne. Sen de babamla tanıştığında benim yaşımda değil miydin?"
"Ve bak sonunda neler oldu."
"İkiniz gayet mutlu görünüyordunuz."
"O beni bırakıp gidene dek."
"Anne, babam seni bırakmadı. Öldü."
"Sonuç aynı Regina."


"Ben bunun sonu nereye varacak diye soruyorum. Sloan giderek daha çok üzerime geliyor. Tamam, seninle fiziksel olayımıza devam edelim. Sonra ne olacak? Sen yeni birini bulacaksın ve ben... acı çekeceğim."


"Pekala, beni galanın sonuna kadar burada oturtabilirsin. Ama eve gittiğimizde, bir hafta oturamamanı garantileyeceğimden emin olabilirsin."
"Vaatler, vaatler."

İşte Bettie Page :) Yalnızca çizim ama konuyu anlatan resimleri oldukça müstechen. Bu sebeple çizim daha iyi olur diye düşündüm.

Bunlar da burlesk dansçıları. Regina'nın saflığına hayran kaldığım yerlerden biri de Katrina Darling gösterisi izlemeye gittikleri yerdi. "Aman Tanrım dünya nelere kalmış. Kate Middleton'un kuzeni burlesk dansçısı." diye söyleniyordu. Sanırım hiç Sylvia Day kitabı okumamış Regina'cık. Cambridge düşesinin akrabası olmanın rahibe gibi yaşamak gerektirdiğini düşünüyor. Ah Regina ah 19. yüzyılda uslu durmamışlar ki şimdi dursunlar :D