27 Ağustos 2014 Çarşamba

Günahkar Doğan - Jessica Spotswood (Born Wicked - Chatham Witch Chronicles #1)


Kitabın Adı: Günahkar Doğan
Yazarı: Jessica Spotswood
Orijinal Adı: Born Wicked
Türü: Fantastik, Tarihi
Yayınevi: Aspendos
Sayfa Sayısı: 360
Puanım: 6.8

Bir lütuf ile kutsanmış... Bir sır ile lanetlenmiş.

Herkes Cate Cahill ile kız kardeşlerinin tuhaf olduğu konusunda hemfikir. Fazla güzel, fazla münzevi ve fazla eğitimliler. Oysa kimsenin bilmediği şey, gerçeğin bundan da beter olduğu; onlar birer cadı. Ve eğer sırları Cemiyet'teki rahipler tarafından keşfedilirse bu onlar için akıl hastanesi, yüzer hapishane veya erken yaşta mezar anlamına geliyor.

Annesi ölmeden önce Cate kız kardeşlerini koruyacağına dair ona söz vermiştir. Ancak rahibelik veya evlilik arasında seçim yapmasına altı ay varken bu sözünü tutması hiç de kolay değildir. Özellikle de annesinin günlüğünü okuyup ailesinin yıkımına yol açabilecek bir sırrı keşfettikten sonra… Onları kaderlerine götürecek alternatif yollar bulmak için her şeyi göze alan Cate, yasaklı kitapları karıştırmaya ve asi ruhlu yeni arkadaşlar edinmeye başlar. Bir yandan da çay davetleri, şaşırtıcı evlilik teklifleri ve ona hiç de uygun olmayan Finn Belastra ile yasak bir aşk arasında ne yapacağını şaşırmıştır.

Eğer annesinin yazdıkları doğruysa Cahill kızları güvende değildir. Kendilerini rahiplerden, rahibelerden, hatta birbirlerinden bile sakınmaları gerekecektir.


 Jessica Spotswood ismini ilk defa duyduğum bir yazar. İlk başta kitabı alırken ufak bir önyargı oluşmuşsa da kitabı okuduktan sonra itiraf etmeliyim ki önyargılarımdan utandım.
 Kitap klasik fantastik cadı kitapları gibi günümüz tarihli bir kitap değil. 19. yüzyılın sonlarında İngiltere'de geçiyor olay. İnsanların (özellikle kadınların) cadı oldukları gerekçesiyle tutuklandıkları, akıl hastanelerine veya hapishane gemilerine kapatıldıkları bir tarih. Ne yalan söyleyeyim ben bu kitabı okurken "İngiliz aşk romanları ile fantastik karakter romanlarının bir sentezi" olarak düşündüm.
 Kitapta aşk, kız kardeş ilişkisi, doğaüstülük, yani birçok kitapta ayrı ayrı bulunan her şey var. Oldukça güzel, insanı kendine çekebilen bir kitap.


 Güçlü kadın tehlikeli kadındır!
 Fakat kim için?
 Kadın'ın yaratılışının zeka, erkeğinkinin ise fiziksel güç olduğu bilinen bir gerçek. Çağlar boyunca erkekler kaba kuvvetleri ile kadınları bastırmış, "düşünen kadın"lardan kaçmaya çalışmışlardır.
 Bütün romantik kitaplarda fark edersiniz ki yağız delikanlı formunda seksist ve zorba erkek karakterler genelde "düşünen kadın" severler. Zeki kadını seksi bulur, güzelden çok zekiye aşık olurlar. Bizi o kitaba çeken de o olur. Bir erkeğin hem erkeksi güce hem kadınsı zerafete (düşünce zerafeti) sahip olması...
 Fakat dünya böyle işlemiyor. Bu kitapta bu gerçek yüzümüze muşta'lı bir yumruk gibi çarpıveriyor. Belki bu kitabı okurken içimin bu kadar sıkılmasına rağmen kitabı bu kadar sevmem de bu yüzdendir. İçimin sıkılması dediysem de kitap kesinlikle sıkıcı değildi...
 Fantastik bir kitaptan beklenmeyecek kadar realist çizgide...

-Alıntılaar-


"Bir kadına okumayı öğretmenin nasıl bir yararı olabilir ki? Kızlar, eğer yapabiliyorsanız hiç düşünmeyin, çünkü bu, o güzel, küçük kafalarınıza zarar verebilir. Tanrı korusun, bizi sorgulamanıza bile sebep olabilir. Sizden daha iyi olanları asla sorgulamamalısınız ve şunu asla unutmayın, en aptal adam bile sizden daha çok şey biliyordur."

"Mesaj oldukça açıktı: Çok dik kafalı ya da çok eğitimli, çok tuhaf ya da çok meraklı kadınlar cezalandırılırdı."

"'Sana ihtiyacın olan şeyi veremem.'
'Peki ya ihtiyacım olan sensen?'"

"Birisinin otları temizlediğini ve ilkbahar tohumları ektiğini fark etmiştim. Bir bahçe cini olduğunu düşünmüştüm. Onu kısa boylu hayal etmiştim. Ve yeşil. Siz daha güzelsiniz."